Ailemle Yaşamayı Neden Bıraktım?

Merhabalar herkese bu yazımda size neden evden taşınma kararı aldığımı ve nasıl konfor alanımın dışarısına çıktığımı anlatacağım.

Öncelikle İzmir, İstanbul ve Aydın’da sürekli ailemden uzakta yaşadığım süreçler oldu. Genel olarak sürekli şehir dışındaydım ve hep bir karmaşa içerisinde bir türlü yaşam alanımı oluşturamamıştım. Tekrar ailemin yanına döndüğüm zaman da kendi yaşam alanımın olmadığını ve rahat hareket edemediğimi fark ettim. Eklemem gerekirse en büyük problem ailemin yanında yaşamak bana gereksiz bir rahatlık veriyor ve sadece eğlenceme bakıp bir sorumluluğum yokmuş gibi yaşıyordum. Yapılması gereken işleri sürekli erteliyordum. Evde sadece kahvaltı hazırlıyordum o da erken kalktığım içindi. Kıyafetlerim yıkanıyor, bulaşıklarım yıkanıyor, çayım hazırlanıyor ve neredeyse hiç sorumluluğum yoktu. Böyle devam ettiği sürece konfor alanının içerisine hapsedildiğimi hissetmeye başladım. En büyük etken ise koronanın başlamasıyla ofisi kapatmamızdı. Ofis kapatılınca sürekli evde vakit geçirmeye başlayınca böyle bir rahatlığa girmiş oldum.

Bir süre daha dayandıktan sonra bir anda karar verip home office şeklinde yaşayabileceğim küçük ve bahçeli bir evin bana iyi gelebileceğini düşündüm. İlk önce eşyalı bir ev tutmayı düşünürken ardından kendi yaşam alanımı kurarken eşyalı bir evin beni yansıtmayacağını düşünüp daha fazla riske girip eşyasız bahçeli 1+1 tatlı bir ev tutmuş bulundum. Bu sayede hem konfor alanımın dışına çıktım, kendimle ve arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirdim hem de tekrar sorumluluk alıp daha fazla çalışmak ve kendimi geliştirmek zorunda kaldım. Yani yalnız kalmak insana çok şey katıyor. Rahat olmak da aynı şekilde. Herkese kesinlikle böyle bir şey yapmalarını kesinlikle öneririm. Risk alın ve konfor alanınızın dışına çıkın. Eklemem gerekirse yemek yapmayı da öğreniyorum -çok iyi antrikot yapıyorum arkadaşlarım onayladı-. Evi çok fazla eşya ile döşemedim, minimal tutmaya çalıştım, gereksiz olmayan hiçbir şey yok. 3-4 kaşık, çatal, bıçak ve bardak şeklinde. Evimi nasıl dizayn ettiğimi eşyalarımı nasıl topladığımı da size anlatayım.

Evin ilk halleri ve son halleri fotoğraf olarak da görebilirsiniz buyurun;

 

İlk Halleri

 

Son Halleri

 

Öncelikle düşük bütçeli olarak bir şeyler yapmakta kararlıydım. Piyasaya baktığımız zaman orta seviyede koltuklar, beyaz eşya vs. aşırı pahalı olduğunu gördüm ve sıfır eşyalar almaktan vazgeçtim. Zaten çalışma alanım kitaplığım vs. her şeyim vardı. O yüzden diğer eşyaları yavaş yavaş ayarlamaya başladım. Koltuğu ve yatağı palet ile çözdüm. Koltuk palet hazır bir şekilde bizim sürekli takıldığımız bir kafede bulunuyordu. Kullanmadıkları için ufak bir websitesi karşılığında aldık ve siyaha boyadık (fırça ile boyamayın çok zor, rulo alın :)) ). Bazayı ise yağmurlu bir günde bir yere giderken bitmiş inşaatın yanında gördük, sahiplerine sorduktan sonra rica ettik ve ücretsiz bir şekilde aldık. Önceki paletleri boyarken çok yorulduğumuzu fark edip zaten yağmurda temizlenmiş olan paletleri direk odaya yan yana koyduk ve olayı bitirdik. Yatağı ise aileme söyledikten sonra kendilerine yeni bir yatak aldılar ve onlardan kalan yatağı ücretsiz bir şekilde almış oldum. Buzdolabı ve termosifona ise 500TL bir ücret ödedim. Set üstü ocağı da bir tanıdığımızdan ücretsiz bir şekilde aldım. Halıyı zaten evden getirdim 😀 Isıtıcım da vardı. Orta sehpa ve yatağımın yanına sehpayı da arkadaşım ev hediyesi olarak aldı. Televizyonum da ofis zamanından kalma vardı zaten. Şimdi gelin diğer detaylara çok fazla inmeden evimi dizerken ücretli ve ücretsiz aldıklarımı size yazayım.

Ücretsiz Eşyalarım:
– Baza ve Koltuk (Palet)
– Tekli koltuk (ailemin misafir odasından arakladım 🙂 )
– Yatak
– Set üstü ocak
– Halı
– Orta Sehpa
– Yatak yanına sehpa
– Mutfak gereçleri
– Çalışma Masası, Çalışma Koltuğu
– Kettle
– Televizyon

Ücretli Eşyalarım:
– Siyah perdeler
– Mutfak gereçleri
– Banyo seti
– Buzdolabı 2. el
– Termosifon  2. el
– Filtre Kahve Makinesi
– Mikser & Blender
– Temizlik eşyaları
– Açık askılık

Tabii ufak tefek eşyaları hatırlamıyorum ama daha elbetteki vardır ama şimdilik hatırladıklarımın hepsi bu kadar.

Bir de hayatımı renklendiren bir şey oldu. Sokaktan kedi sahiplendim! Adı da Limon, ilk başta kız diye seviyorduk fakat erkek olduğunu daha bugün keşfettik 😀 Aşılarımızı olduktan sonra güzel bir hayat yaşamaya başladık onunla. Yalnızken gerçekten bir kedi arkadaşınızın olması çok iyi. Birlikte uyuyup birlikte uyanıyoruz o kadar keyifli ki anlatamam size, sahiplenip yaşamanız gerekiyor! En sevdiğim yanı mamasını ve suyunu koyduktan sonra tek başına her şeyini kendi halledebiliyor. Arada bir kumunu temizlemeniz yeterli. 😀

Anlatmak istediğim şey, korkmayın. Risk alın. Harekete geçin. Yapmak istediğiniz şey ne ise onu yapın. Belki masraflı olacak ama daha mutlu olabilir ve size daha çok şey katabilir bu risk. İstediğiniz her şeyi yapın. Şu an tatlı kedim Limon ile tatlı ve mutlu bir hayatımız var. Umarım siz de istediğiniz yaşama ulaşabilirsiniz! 🙂

Soldaki; Konfor alanınız – Sağdaki; Sihrin başladığı yer

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir